Türkiye,
hiçbir ülkenin egemenliği altında olmayan Antarktika Kıtası’nın yönetiminde söz
sahibi olabilmek için “Danışman Ülke” statüsü kazanmanın şartı olarak kıtada
bilimsel istasyon kuracak.
ANKARA – Antarktika
Andlaşması Çevre Koruma Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Tasarının gerekçesinde,
Antarktika Kıtasının deniz bilimleri araştırmaları, iklim değişikliğinin
canlılar ve deniz seviyesi üzerindeki etkileri, balıkçılık, jeoloji, tıp,
astronomi gibi alanlarda önemli araştırmaların yapıldığı, zengin maden
rezervlerinin bulunduğu değerlendirilen bölge olduğu anımsatıldı.
Antarktika Andlaşması’nın, 1
Aralık 1959’da kıta çevresinde aktif olarak bilimsel araştırma yapan 12 ülke
tarafından imzalandığı ve 1961’de yürürlüğe girdiği anlatılan gerekçede,
anlaşmaya aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülkenin taraf olduğu
belirtildi.
Gerekçede, her yıl düzenlenen
Antarktika Andlaşması Danışma Toplantısı’nda oy hakkı olan devletlerin
“Danışman Devlet” olarak adlandırıldığı, bu devletlerin kıtada kayda değer
bilimsel araştırma faaliyetleri gerçekleştirdikleri ve bu amaçla da bilimsel
istasyon kurdukları kaydedildi.
Kıtada bilimsel araştırma
faaliyeti gerçekleştirmeden andlaşmaya taraf olan devletlerin “Danışman Olmayan
Devlet” olduğuna değinilen gerekçede, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 21
ülkenin danışman olmayan ülke statüsünde olduğu belirtildi.
Türkiye’nin Danışman Devlet
statüsü kazanabilmesi için kıtaya bilimsel sefer düzenlemesi ya da bilimsel
istasyon kurması gerektiği ifade edilen gerekçede, bunun için andlaşmanın Çevre
Koruma Protokolüne taraf olunmasının beklendiği anlatıldı.
Gerekçede, Türkiye’nin
Antarktika ile ilgili çalışmalara ilk elden dahil olabilmesini teminen bilimsel
istasyon kurulabilmesi ve işletilebilmesi, hiçbir ülkenin egemenliği altında
olmayan Antarktika kıtasının yönetiminde söz sahibi olabilmesi, bilimsel
araştırmaların teşviki ve milletlerarası bilimsel işbirliğinin desteklenmesi
için gerçekleştirilen araştırmaların sonuçlarından Türkiye’nin de
yararlanabilmesi, Türkiye’nin Antarktika’ya ilgisinin görünürlüğünün artması,
çevreye duyarlılığının vurgulanması amacıyla protokole katılmasının
kararlaştırıldığı belirtildi.
HAVA KORSANLARINA KARŞI
PROTOKOL
Hava araçlarının kanun dışı yollarla ele geçirilmesi eylemleriyle daha güçlü mücadele edilmesini öngören Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı da TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Hava araçlarının kanun dışı yollarla ele geçirilmesi eylemleriyle daha güçlü mücadele edilmesini öngören Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı da TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Tasarının gerekçesinde,
uluslararası sivil havacılığı tehdit eden eylem çeşitleri ve unsurlarının
arttığına dikkat çekilerek, hava korsanlığının her tür muhtemel terör
saldırıları için kullanılma olasılığının uluslararası kamuoyu tarafından
paylaşılan ortak kaygı olduğu ifade edildi.
Devam eden çalışmalar ve
uluslararası ortak çabaların sonucu Uçakların Kanundışı Yollardan Ele
Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında 1970 tarihli Lahey Sözleşmesini tamamlayan
protokolün 10 Eylül 2010 tarihinde Pekin’de düzenlenen Diplomatik Konferans’ta
kabul edildiği anlatıldı.
Protokolün, sivil havacılığa
karşı işlenmiş suçlara ya da hazırlık aşamasında olan eylemlere karşı daha
sağlam yasal çerçeve oluşturmayı hedeflediği kaydedilen gerekçede, yargı
yetkisinin tesisi konusunda karışıklıkların giderilmesi yönünde gelişme
sağlanacağı ve suçluların iadesinin kolaylaşacağı vurgulandı.
Türkiye’nin protokole taraf
olması, Türkiye’nin tanımadığı ülkelerle protokol çerçevesinde ilişki kurmak
yükümlülüğü üstlendiği anlamına gelmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder