12 Haziran 2014 Perşembe

GALAKSİYİ GENİŞLETECEK PROJE

 Bilim kurgunun hayal ettiği birçok şey yavaş yavaş gerçek oluyor. Önce hedef aydı, başarıldı… Aya seyahat, yapıldı… Sürücüsüz otomobilleri hayal ettik, şu an genel kullanımda olmasa da üretildi… Sıra, şimdi de uzayda yaşamayı sağlayacak, ‘yaşayan uzay gemileri’ hayalinde. Soğuk savaş döneminin ardından durulan ama Orta Doğu ve Avrasya’daki politik karışıklıklarla tekrar ateşlenen ‘kıyamet paranoyası’ bilim adamlarını harekete geçirdi. Proje İkarus Interstrellar Organizasyonu’nun öncülüğünde yürütülüyor. Persephone Projesi olarak geçen bu projenin tasarımcıları herhangi bir ‘kıyamet senaryosu’na karşı insanlığın umudu olacak bir anlamda Nuh’un Gemisi görevi görecek uzay gemileri yapmak istiyorlar. Tasarımcıların hedefine göre, gemiler bizzat yaşayan bir gezegen hâlinde olacak. İçinde sadece insanlar ve hayvanlar değil, bitkiler de olacak. Üstelik bunlar sadece numuneler halinde değil, bizzat dünyadaki yaşam ortamına uygun bir şekilde tasarlanacak. Böylece projenin kullanıma geçtiği bir anda, insanlık dünyadaki ortamına çok yakın bir ortamla karşılaşacak. Yani teknolojisiyle, tarımıyla, insanıyla, hayvanıyla devasa bir ekosistemle… Projenin yapım aşamasında çok farklı teknolojiler üzerine çalışmalar var. Bunlar arasında uzay/zamanı bükmek ve bu sayede çok kısa zamanda çok uzun mesafeler kat etmek konusuyla uğraşan ışık ötesi mekaniği de var.
NASA DESTEKLİ
Projenin yatırımcıları arasında NASA, Pentagon ve DARPHA da var. Kâr amacı gütmeyen bu organizasyon için 100 bin dolar bağışlamışlar. DARPHA ise 1 milyon dolar gibi yüklü bir parayı gözünü kırpmadan vermiş. Projenin lideri Rachel Armstrong, Greenwich Üniversitesi’nde çalışan bir mimar ve tasarımcı. Bu hafta içinde İngiliz gazetesi The Mail’e verdiği röportajda projenin sonunda oluşacak ürünü tanımlamak için ‘dünyagemi’ lafını üretmiş. “Biz bütün bir dünyayı geminin içine sığdırmak istemiyoruz. Biz ufak bir noktadan yola çıkarak nasıl bir ekosistem üretebiliriz, bunu merak ediyoruz” diyor. Armstrong koydukları 100 yıl hedefinin gayet gerçekçi olduğunu söylerken, “Paradoks şu ki biz dünyada en kıymetli topraklarımızı şehirler inşa etmek için mahvettik, biz de uzayda nasıl bir toprak hayatta kalır diye düşünüyoruz.” Projenin başarıya ulaşma olasılığını yüksek görüyor projenin mimarları. Yine de bir şey ekliyorlar; “Diyelim ki bu proje başarısız oldu. Hiçbir şey çöpe gitmeyecek. Burada geliştirilen her şey dünyanın bir minyatürü olduğu için, dünyada da rahatça kullanılabilir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder